Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Röportajlar

BETÜL MARŞAN VE ABKHAZDESK

1. Betül Erşan kimdir?

Betül Erşan, ilham ve enerjisini Abhazya’dan alan, öğrenmeye açık, özgür ruhlu sosyal bir girişimcidir.

2. İlham ve enerjisini Abhazya’dan alan biri olarak sorularımıza buradan devam edelim. İlk kez Abhazya’ya ne zaman gittiniz ve anavatan ile ilgili fikirleriniz nedir?

Abhazya’yı ilk ziyaretim, 2009 yılı Ayaayra kutlamaları çerçevesinde ailemle geldiğimde gerçekleşmişti. Ayak bastığımız ilk an bizim için zaman durmuştu. Havası, ağacı, ağaçta öten kuşun sesi bile daha farklıydı sanki. Çok romantik bir yaklaşım oldu ama gerçekten her an tüylerimiz diken diken gezdik, tanıdık Abhazya’yı. İlk ziyaret sonrası Türkiye’ye dönerken hem mutlu hem duygu dolu hem de şaşkındım. Şaşkındım diyorum çünkü hayatımda ilk defa gördüğüm akrabalarımla bir aradaydım ve sanki araya hiç 158 yıl girmemiş gibiydi.

3. Bu düşünce ve istekle Abhazya’da bir şeyler yapmalıyım dediniz ve Abkhaz Desk kuruldu. Nedir bu oluşum, nasıl meydana geldi?

Abkhaz Desk’in temelleri 2018-2019 senelerinde ücretsiz izin alarak gittiğim Abhazya’da, geçirdiğim bir yıllık dönemde ortaya çıktı. Abhazya’dayken Abhazca ve Rusça ile vatandaşlık haklarımı öğrenmek, yeni arkadaşlar edinmek ve güzel anılar yaratarak anavatan ile aramda sağlam bağlar kurmak istiyordum. Bir gün arkadaşım Angie Pataraya ile öğle yemeği yerken Abhazya’da çeşitli projeler için hibe başvuruları olduğundan bahsetti laf arasında, Türkiye’de de son olarak proje uzmanı olarak çalıştığımı bildiğinden, istersen bir şeyler yapabiliriz beraber dedi. Ben de her proje ihtiyaçtan doğar, bir repatriant(geri dönüşçü) olarak Abhazya’da çeşitli ihtiyaçlarım olduğunu söylediğimde bir beyin fırtınası ile ikimiz Abkhaz Desk’in temellerini farkında olmadan atmıştık. Diaspora ile bir köprü olmaya amaçlayan, Abhazya’lıların ve diasporalıların birlikte kaliteli zaman geçirebileceği, yeni anılar yaratabilecekleri bir mekân yaratmış olduk. 2021 yılında ise proje olarak başlayan Abkhaz Desk merkezi artık Abhazya’da kayıtlı, tüzüğü olan bir dernek olarak hizmetlerine devam ediyor.

4. Sivil toplum ve örgütlenme hakkında düşünceleriniz nedir?

Sivil toplum kuruluşları, demokratik anlayışın yaygınlaşması, bireylerin kendilerini ifade etme, sosyal, kültürel ve politik değerler taşıması sebebi ile gelişimi destekleyen kuruluşlardır. Diasporada da sivil toplum kuruluşları aracılığı ile bir arada kalıp kültürümüzü ve birlikteliğimizi yaşatmaya çalışan bir neslin devamı olarak aslında hepimizde, kimimizde daha fazla kimimizde daha az da olsa, örgütlenme yeteneği olduğunu düşünüyorum. Benim için sivil toplum, bir devlet için en gerekli kuruluşlar arasındadır, devletin ve halkın gelişimine destek olacağı kanısındayım.

5. Diaspora ve Abhazya arasındaki örgütlenme açısından farklar nedir? Neden Abhazya’da böyle bir oluşumu tercih ettiniz?

Abhazya’nın nüfusu Türkiye’ye göre çok daha az olduğundan, buradaki neredeyse her STK birbiri ile yakın ilişki içerisinde. Ama diğer yandan ise bu yakın ilişki olumsuz da olabiliyor. Bazen projeler gerçek ihtiyaçlara odaklanarak sosyal birer girişim olurken, bazen ise bireysel temelli ihtiyaçlara da hizmet edebiliyor. Neden Abhazya’da bir STK kurduğumu soruyorsan eğer, bireysel fayda sağlayabileceğim, sosyal etki yaratabileceğimiz ve anavatan ile ilişkilerimi derinleştirebileceğim için.

6. Bununla birlikte hali hazırda Türkiye’de çalışıyorsunuz. İşinizi bu olanaklara uygun zemin hazırladığı için mi tercih ettiniz?

Türkiye’deki iş hayatımı, Abhazya’da da yapmama müsaitlik verdiği için gelmedim Abhazya’ya. Aksine, Abhazya’ya gelebilmek için sürekli fırsatları araştırıp kendime bir iş yarattım diyebilirim.

7. İş hayatını bu yöne evirebilmek, topluma bireysel olarak bir kazanım yaratma içgüdünüzden geliyor bence. Bireysel faydanın gücü hakkında fikirlerinizi merak ediyorum açıkçası, kişinin dil ya da folklorik öğeler öğrenmesi sizce yeterli mi? Kişi içinde bulunduğu topluma yaptığı herhangi bir işle fayda sağlayabilir, fakat bunun yerine ‘’bizden geçti’’ artık deyip kişiler kenarda kalmayı tercih ediyor. Bu konudaki yorumlarınızı merak etmekteyim.

Bireysel faydanın gücünü önemli buluyorum, çünkü bireylerin gelişimi ile içinde bulundukları topluluklarda sinerji yaratarak topluma ivme kazandıracağını düşünüyorum. “Bizden geçti”ciler bence bireysel ve de toplumsal gelişimlerine yeteri kadar önem atfetmeyenler olabilir. Kişi, kendini geliştirip, edinimlerini etrafı ile paylaşıp, gerektiğinde harekete geçmekten geri durmayacağı için bence hiçbir zaman “bizden geçti” gibi bir cümle de kurmayacaktır.

8. Dil konusunda eksiklik hissediyor musunuz? Abhazya’da çalışmalar sırasında zorluk yaşamıyor musunuz?

Dil konusunda derken iki dilden de bahsetmem gerekiyor. Biri Abhazca diğeri ise Rusça. Abhazca ile ilgili bireysel çalışmalarım devam ediyor, her ne kadar sokakta yürürken sıklıkla Rusça duysak da Abhazca konuşanlar da az değil bence. Fakat ilginçtir, Abhazca konuşan kimseler de konu ticaret ya da yaptıkları iş ile ilgili olunca hemen Rusça konuşmaya başlıyorlar, neden diye sorduğumda ise daha kolay ifade edebiliyoruz diyorlar. Benim Rusçam artık kendimi ifade edebileceğim kadar var ve dernekte aktivitelerimizi gerçekleştirirken de rahatlıkla insanlarla iletişime geçebiliyorum. Maalesef Abhazcam için aynı şeyi söyleyemiyorum şu an için, ama duyduklarımı anlama ve algılama kapasitem her geçen gün artıyor.

8. Neden sizi takip edelim? Abkhaz Desk bizlere ne öğretiyor?

Abkhaz Desk Merkezi’nin şu anda yürüttüğü proje, bireysel olarak kendimizi geliştirdiğimiz ve eğitimini de aldığımız atık yönetimi üzerine. Atık kâğıt geri dönüşümü, el yapımı kâğıt atölyesi ile küresel iklim değişikliği ve Androposen Çağ üzerine farkındalık yaratmayı amaçlayan aktivitelerden oluşuyor. Burada çok sevdiğim bir arkadaşımdan da bahsetmem gerek diye düşünüyorum. Sevgili Duygu Yüce Erden, Ekolojik İşler markası ile Dalyan’da açtığı atölyede ekolojik kitler, doğa dostu ürünler ile el yapımı kâğıt da üretiyor. Abkhaz Desk’in atık kâğıt üzerine hazırladığı projenin her adımında desteğini bizden esirgemedi, onun da desteği ile Abhazya’nın ilk el yapımı kâğıt atölyesini kurduk.

Diğer yandan ise gönüllülük esasına dayanan bir takım yeni aktivite planları üzerine de çalışılmaktayız, zira Abhazya’da yaşayan takipçilerimizden bir önceki Abkhaz Desk aktivitelerine talepler gelmekte. Örnek olarak Abhazca, Rusça ve Türkçe konuşma kulüplerimizin devam etmesi, belirli günlerde “agui alabei” kurulması yani diasporadaki mızıka-tahta ikilisinin Abhazya’da daha sık icra edilmesi vb. Tüm bunların yanı sıra kapımızın her zaman yeni fikirlere, yeni projelere ve de herkese açık olduğunun bilinmesini isteriz.

9. Çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Dernek olarak yenilenebilir enerji, katı atık yönetimi, toplumda geri dönüşüm konusunda farkındalıkların artırılması üzerine projeler planlanırken, diğer yandan ise kültürümüzün geleceğe taşınması, diaspora ile köprü olmak için de çeşitli projeler düşünülmektedir. Yakın zamanda, 23 Temmuz’da kutlayacağımız Abhaz Bayrak Günü için de güzel planlarımız var, bizi takip ediniz. 

10. Bildiğim kadarıyla müzikle de ilgilisiniz? Nedir bu sevgi, nereden gelmekte?

Müzik. Evet, sanırım hayatımda olmazsa olmaz dediğim bir alana değindin sevgili Ömer. Mızıka ile ilgili bir hikayem var evet, sevgili babaannem rahmetli olduğu sene ortaokul öğrencisiydim. Babama, “Bana bir mızıka bul, Betül’ün müzik kulağı iyi, ona bu yaz öğreteyim çalmayı” demiş, ama maalesef yaz aylarını göremeden ayrıldı aramızdan. Tabii benim hiç haberim yoktu babaannemin çok iyi mızıka çaldığından, gençliğinde o gitmeden düğünlerin bile başlatılmadığından. Çok yazık ki onu kaybettikten sonra onun başka bir yüzünü görmüş oldum. Kendi kendime dert edindim. Seneler sonra Almanya’ya eğitim amaçlı gittiğimde, Ömer Amcam’ın hediye olarak ne alayım sana sorusuna direkt Hohner Wienner model mızıka cevabım ile kavuşmuştum yıllar sonra mızıkama. Sonrasında da Brant Mesut Amcam ile ilk parçaları çalmaya başladım, hala da öğrencisiyim. Bu bitmek bilmeyen bir süreç, yaşadığım sürece daha iyi ve güzel çalabilmek için çalışacağım.

11. Son zamanlarda toplumumuzdaki kadın konusu, globalleşen dünya etkisiyle de ayyuka çıkmış durumda. Kadın bu toplumda gerçekten, cennet anaların ayakları altında, sırtında Atlas misali tüm dünya, yanılgısı taşıyor mu? Gerek Türkiye’de gerek Abhazya’da çalışan ve topluma fayda sağlamak adına işler ile meşgul bir kadın olarak değinmek istediğin konu var mı?

Açıkçası kadın konusunda çok şey söyleniyor ve de yazılıyor. Kadına pozitif ayrımcılık, bana çok samimi ve de doğru gelmiyor. Herkes “birey” ve de “iyi birer insan” olmayı başarabilirse, daha sağlıklı bir toplum oluşturabiliriz. Özellikle çalışma ve ev hayatında birbirimize roller biçerek standartlaşmış hayatları yaşıyor bir çoğumuz. Kız çocuğu isen yaz tatili evde dikiş-nakış öğrenip anneye destek olarak, erkek çocuğu isen köyde tarlada ya da şehirde imkân varsa aileye iş yerinde destek olarak geçer/di. Ben ise her ikisini de yaparak büyüdüm. Bence insanlar yeteneklerine göre değerlendirilebilir. Yani bir kadın olarak çivi çakıp bir şeyi tamir edebiliyorsan kimse şaşırmamalı, ya da bir erkek ütüsünü yapıp yaşadığı evi temiz tutabiliyorsa alay konusu olmamalı diye düşünenlerdenim. Bunu yaşadığım bir iki örneklerle açıklayabilirim. Mesela dernekte halk dansları çalışmalarında hem kadın hem erkek figürleri sergileyebiliyor olmam ya da “erkek” çalgısı olarak düşünülen doliyi en az onlar kadar iyi çalabilmem de aynı şekilde şaşırtırdı çevremdekileri. Abhazya’da da doli ile ilgili küçük bir anım oldu, Kavkaz Ensemble’ın çalışmalarına katıldım kısa bir dönem. Bir gün mola verildiğinde müzisyenler eserleri çalmaya devam ediyordu, doliciler ise moladaydı. Dayanamayıp doli çalmaya başladım, sonra bir baktım ki ekip toplanmış beni izliyor hayret içinde. Yine bir kadının doli çalışı şaşırtmıştı. 🙂

Bana göre çok normal olan bu duruma bakış açım, bu alanda yeteneğim olduğu içindi. Yani, soruna cevabım bir kadın olarak değil ama bir insan olarak belki de yeteneğimin olmadığı alanlarda zorlanabiliyor olabilirim.

Özetle, cennet anaların olduğu kadar babaların da ayakları altında bence 🙂

12. Uzun zamandır Apsuara grubu ile birtakım çalışmalar içindesiniz, hadi biraz grubu övelim?

Apsuara grubu ile uzun zaman önce yollarımız kesişti. Bilgi paylaşan, yol gösteren, ötekileştirmeyen ve de fikirleri destekleyip olgunlaştıran, değer veren güzel insanların oluşturduğu bir grup. Apsuara sayesinde diasporada doğru bilgiye ulaşma, objektif yaklaşım, kültürel ve manevi değerlerimizin devamlılığı ve korunması için farkındalık çalışmaları yapanların sayısı artmakta.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu