Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
TarihTarih/Kültür/Sanat

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları (Uzun Ömürlülükte Yaşlı Sevmenin Etkisi Üzerine)

Yazar: A.S. SMIRNOVA

Abhazların uzun ömürlü olmalarını etkileyen toplumsal etkiler üzerine yaşlı sevme hipotezinin (uzun ömürlü olmadaki nedenlerden birinin yaşlılara tanınan yüksek konum -statü- olduğu düşüncesinin) geliştirilmesinde yaşlıların aile ve günlük yaşamlarındaki durumlarının tanımlanması önemli bir yer tutar. (1) Ve bu anlaşılabilir bir şeydir. En azından gelişmiş ilkel toplumun ortaya çıkışından bu yana aile, en önemli ilkel toplumsal guruplardan biri olarak rol oynamıştır. Yaşlıların aile içindeki durumlarının önemli ölçüde diğer toplumsal guruplardaki konumlarına ve bir bütün olarak, toplumsal durumlarına yansıdığına şüphe yoktur. Bu makale yaşlıların aile içerisindeki birbirine bağlı rol ve konumlarının incelenmesine ayrılmıştır. (2) Rol terimi sadece aktif değil, pasif rolleri de içerecek şekilde; konum (statü) terimini sadece aile hiyerarşisindeki durumu gösteren alışılmış dar anlamda değil, fakat daha geniş olarak, bireyin aile içerisindeki itibar (prestij) düzeyi olarak kullanıyoruz.

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

1861 Reform sonrası dönemde (belki daha önceki dönemlerde de) küçük veya çekirdek aile Abhazlar arasında yaygındı. Fakat bazı bölgelerde, özellikle dağlık yerleşim bölgelerinde, büyük veya geniş aile, ayuindu, veya “büyük ev”in varlığı görülüyordu; günümüzde de Gudouta Bölgesi’nde ataaçüadu ve Oçhamçıra Bölgesi’nde ataaçüadu bulunmaktadır. Küçük ve büyük ailelerden farklı, bu iki tip arasında bir geçiş biçiminde olan bazı ailelere komşu topluluklarda rastlanıldığı da unutulmamalıdır. Çoğu durumda bu, ayrı hanelerin her nesil için kurulması, fakat ailenin yerel/mekansal birliğinin korunması biçiminde olmaktadır; evli erkek çocukların evleri (amhara) babasının evinin yanına yapılmakta ve bu durumlarda baba evi “büyük ev” olarak isimlendirilmekte veya evler bitişik yapılmakta ve ev işleri paylaşılarak geleneksel biçimde yürütülmektedir. Büyük (geniş ve küçük (çekirdek) aileler devrim öncesi yazınında (literatüründe) ayrıntılı olarak incelenen ev işlerindeki geleneksel iş bölümü ile tanımlanmıştır. Bu aslında, kadın-erkek ve genç/ yetişkin arasında bir iş bölümüydü. Bununla beraber yaşlıların evdeki rolleri çok incelenmemişti. Örneğin, babanın “siyasal işleri” yürüttüğü aile içi sorumluluklar üzerine I.Averkiev’in yazısını gösterebiliriz. Fakat bu yazı açık olarak toplumun üst tabakaları için geçerlidir. Yaşlıların evdeki rolleri üzerine yetersiz ilginin nedeni oldukça açık olarak görülebilmektedir: her durumda, yaşlıların rolleri sadece gelenekler tarafından değil, aynı zamanda yaşlıların fiziksel güçleri tarafından da belirlenmekteydi. Fakat bu sadece küçük ailelerde ev işlerini yapan yaşlılar için geçerlidir. Erkek, yapabildiği sürece, tüm temel erkek işlerini yapardı. Yaşlı erkekler toprağı sürer, önemli tarımsal ürünlerin ekim sonrası bakımını yapar, süt inekleri, keçiler ve kırpılacak koyunlar dâhil olmak üzere hayvanları güder, evin onarımını yapar, yakacak odun getirir ve sık sık ava giderlerdi. Benzer şekilde küçük ailedeki yaşlı bir kadın, yapabildiği sürece, sebze bahçesini eker, kümes hayvanlarını (Hristiyan köylüler arasında, domuzları) yetiştirir, yemek pişirir, konserve hazırlar, su getirir, gerekiyorsa evi temizler ve hatta en azından 19.yy’ın sonları ve 20.yy’ın başlarına kadar çeşitli elbise ve deri eşyaları dikerdi. Şüphesiz bekâr kız ve erkek çocuklar da çalışır ve genellikle odun ve su getirmek gibi ağır işleri yaparlardı. Fakat bu işler, olağanüstü koşullar hariç, gençler için zorunlu değildi.

Öte yandan, yaşlıların yaşlarının gerektirdiğinden fazla iş yapmamalarına da razı olunurdu. Bir Abhaz sözü “Yaşlı bir adam gençle yarışmış ve belkemiği kırılmış.” der. Veya benzer şekilde “Yaşlı bir kadın ateşin yanında otururken bile kendini incitir.” denilmektedir.

Büyük ailelerde kadınlar arasında ev sorumluluklarında aynı dağılım görülmemektedir. Kadınların işi erkeklerinkinden daha az itibarlı olduğu için yaşlı kadınlar daha kolay ve daha saygın sorumluluklar yüklenir ve geri kalan işleri genç gelinlere bırakırlardı. Örneğin yaşlı kadınlar (genellikle bir gelinlerinin yardımıyla) yemek pişirirken gençlerde sebze bahçelerinde çalışırlar, su getirirler, evi temizlerler, çamaşır yıkarlar ve diğer benzer işleri yaparlardı. Bekâr kız çocukları bu kadar çok iş yapmazlar, evlendiklerinde iyi birer ev kadını olabilmek için bu işlerin nasıl yapıldığını öğrenirlerdi.

Çocukların, bekâr erkeklerin, hasta ve sakat aile üyelerinin bakımı/gözetimi yanında yaşlı aile üyelerinin ve misafirlerin bakımı/ağırlanması gibi başka özel aile işleri de vardır. Misafirlerin ağırlanması dışındaki bütün bu işler aslında kadın işiydi; bütün bu işlerde temel rol yaşlılar değil, genç kadınlar (küçük ailelerde bekâr kız çocukları, büyük ailelerde gelinler) tarafından yerine getiriliyordu.

Küçük bebeklerin bakımı ile ilgili işler, bir ölçüde aşağıda değineceğimiz kaçınma âdeti tarafından belirlenmişti. Genç kadının aile büyükleri önünde çocuğuna yaklaşmaması gerekiyordu. Yeni doğmuş bebeğin beşiği “büyük eve” kuruluyor ve bebeğe kayınvalide, kızların ve gelinin yardımıyla bakıyordu. Ancak belli bir zaman geçtikten sonra kayınvalide genç anneden kendi önünde herhangi bir çekingenlik hissetmemesini istiyor ve bebeğin bakımını kendisinin yapabileceğini belirtiyordu. Benzer pratikler, kaçınma âdetinin belirli bir derecedeki etkisi sonucu, bakıma muhtaç aile üyelerinin bakımında da geçerliydi. Gelin aileye katılana kadar bu tip aile işleri bekâr kız çocuklarından veya torunlardan birinin sorumluluğuydu; fakat şimdi (hemen olmasa bile) gelinin eve gelişinden bir yıl sonra, bu işler gelinin sorumluluğu olmaktadır. Evin kızları gelinlere göre daha kıdemli olduklarından bu rol, önce yaşlılardan gençlere, sonra da aileye yeni gelinler geldikçe, aynı ilkeye göre, en genç gelinin sorumluluğuna verilmekteydi.

Yaşlı aile üyelerinin bakımı söz konusu olduğunda, herhangi bir bakım gerektirmese bile, bu tip aile üyelerine özel bir önem verilmekteydi. Özellikle küçük ailelerde kız ve erkek çocukları, büyük ailelerde zamanlar gelinler, sadece bakıma muhtaç yaşlılara (alıgajvü) değil, aynı zamanda sağlıklı yaşlı erkeklere de (abırg) ellerini ve ayaklarını yıkamak, elbiselerini giymek gibi işlerde yardım ederlerdi. Bu yaşlıların ailedeki yüksek konumlarına olan saygı ve sevgiyi göstermekteydi ve bu anlamda konuklara gösterilen ilgiye benzemekteydi fakat ikinci durumda ailedeki rollerin dağılımı çok daha karışıktı.

Konuk ağırlamak Abhaz ailelerin yaşamında arasıra olan bir şey değildi. Geleneksel yaşam tarzına özgü yerel özellikler, konukların ziyaretini zorunlu kılmaktaydı. Yer, idari, kültürel veya diğer merkezlerden birinde bir yerleşim yeri ise, evde konuklar hiç eksik olmamaktaydı. En yaşlı aile üyesinin konukları bizzat karşılamasının ve konukları (ana evden ayrıca inşa edilmiş veya evde misafirlere ayrılmış) özel bir odaya götürmesinin zorunlu olduğuna inanılırdı. İyi görgüye göre evde en yaşlı erkek aile üyesi, eğer tamamen sakat değilse, ilk önce misafirlere hizmet eder daha sonra bu şerefli işi gençlere bırakırdı. Bu durum sadece büyük ailelerde değil küçük ailelerde de geçerliydi, çünkü konuklar geldiğinde, ayrı olarak yaşayan evli erkek çocuklar da konuklara hoş vakit geçirtmek için eve gelirlerdi. Konukları ağırlamak genellikle erkek işi görüldüğü için, 19.yy’ın sonuna kadar bu tip işlerde kadınların rolü kısıtlı kalmış ve sadece, ellerin yıkanmasına yardım, yemeklerin hazırlanması ve yatacakları zaman görgü kurallarında belirtilen hizmetlerin yapılmasından oluşmuştu. Ek olarak kızlar mahalli oyunlar oynayarak konukları eğlendirirlerdi. 19.yy’ın sonundan itibaren, kızlar ve genç kadınlar sofrada erkeklerle birlikte konuklara hizmet etmeğe başladılar. Ailedeki en yaşlı kadın da bazen saygın konukların ellerini yıkamasını yardım etmekte, fakat genellikle, konukları sofrada karşılamaya gelip sağlıklarına kadeh kaldırılmasını istemekteydi.

Yaşlıların çok önemli ve belki de en eşsiz rollerinden biri aile işlerinin örgütlenmesiydi. Bu rol, bir yanda, yaşlıların uzun ömürlülüklerinde tecrübelerinin doğal sonucu, özel konumlardaki işlevin kurumsallaşmasıydı. Gerçekten ailenin bütün yaşamını (günlük ev işleri, aile-içi ilişkiler, tatil ve benzeri törenler) yönlendiren yaşlılardı.

Yaşlı erkekler baba, büyükbaba veya en yaşlı erkek çocuk diğer erkekler arasında işleri dağıtırdı; bazı ailelerde aile işleri uzun bir süre için bir kişiye verilirken bazı ailelerde de işler her gün dağıtılırdı. Yaşlı erkekler işlerin nasıl yapılacağını da bildirir veya gerekli ise, işi denetlerdi. Benzer bir şekilde ailenin annesi veya onun yerine yaşlı gelin işleri diğer gelinler ve kız çocukları arasında dağıtmakta, ne kadar yiyeceğin kış için saklanması gerektiğine karar vermekte, yiyeceklerin hesabını tutarak ve her yemek için normlar saptayarak yiyecek sorununu çözümlemekteydi. Eğer iş gerektirirse, anne veya en yaşlı gelin işi denetlerdi. En yaşlı erkek, ailedeki erkeklerin ve en yaşlı kadınların yönetiminden (komutlar vererek ve anlaşmazlıkları çözümleyerek) sorumluydu. Ne erkeklerin kadınların işine, ne de kadınların erkeklerin işine karışmaması düşünülürdü; fakat kadınlar arası ilişkilerde önemli zorluklar olursa, eğer herhangi biri en yaşlı kadının hareketlerini kabul etmezse, en yaşlı kadın en yaşlı erkekten yardım veya tavsiye isterdi. En önemli zorlukları çözmek için aile meclisi toplanır ve bütün yetişkin erkekler ve evin kadın kısmını temsilen en yaşlı kadın bu toplantıya katılırdı. En yaşlı erkek herkesi dinler ve ne yapılacağına karar verilirdi. Ailenin rituel yaşamını da direkt olarak yaşlı erkekler yönetirdi. Sadece kadınlara özgü olan törenleri de yaşlı kadınlar yönetirdi. Yaşlılar bebeğin doğumunun kutlanacağı ve çocuğun yaşamındaki diğer törenlerin yapılacağı günlere karar verirler, düğün ve cenaze törenlerinin nerelerde yapılacağını kimlerin davet edileceğini belirlerler ve genellikle aile içindeki bütün tatil ve cenaze törenlerini yürütürlerdi.

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Yaşlıların ailedeki diğer yetişkinlerin öğrenim ve yetişimindeki rolleri, ailenin ortak yaşamının örgütlenmesindeki bütünsel rollerin bir parçasıydı. Çocukların eğitimindeki rolleri yaşlı erkek ve kadınların günlük yaşamlarının özgün ve çok önemli bir parçasıdır. Bu, ebeveynler ve çocuklar arasında kaçınma kuralının daha çok görüldüğü büyük ailelerde özellikle belirgindi. Bu işlev, ayrıca, büyük eve komşu olan küçük ailelerde de kaybolmamıştı ve ortak günlük işlerin belirli düzeylerinde bu aileleri birbirine bağlıyordu. Bu durumlarda çocukların ebeveynlerden çok dedeleri ve neneleri tarafından yetiştirildiğini söylemek abartma olmaz; çünkü yaşlılar hem kaçınma kuralı tarafından kısıtlanmıyorlardı, hem de ebeveynlerinden daha çok boş zamanları vardı. Dede genellikle çocuğa bir köylünün işlerini öğretiyordu; toprağın ekimi, hayvanların güdülmesi, ağaç işleri, hayvanların kırpılması ve demirci ailelerde metal işleri gibi erkek zanaatlarının öğretimi. Nine, kendi alanında, küçük kızlara nakış, örgü örme, ip eğirme, ince deri işleme gibi çeşitli kadın el sanatları ve diğer ev işlerini öğretiyordu. Genellikle yaşlılar çocuklara at binmenin, at bakımının, kılıç ve silah kullanmanın da temellerini öğretiyorlardı. Bu işler Abhaz askeri gelenekleri bağlamında iş eğitiminden önemsiz görülmüyordu. Ailedeki yaşlı neslin temsilcileri çocukların estetik ve manevi eğitiminde çok önemli rol oynadılar. Çocuklara zengin Abhaz kültürünü açıkladılar ve tedrici olarak yasa normlarını, görgü kurallarını, dini emirleri ve kültürdeki ideolojik geleneklerin diğer yanlarını öğrettiler.

Yaşlı aile üyelerinin ideolojik rolünü daha ayrıntılı olarak incelememiz gerekir. (Bu rol önemsiz değildir.) Doğal olarak diğer köylü toplumlarda olduğu gibi tutum ve normlarla ilgili törenleri yürütenler yaşlılardı. Her şeyden önce Ekim Devrimi’ne kadar Abhazların yaşamındaki temel meşru güç olan ortak yasa, adat’ın koruyucusu onlardı. Güç durumlarda o bölgede bilgeliği ile tanınan bir yaşlı kadına akıl vermesi için danışılsa bile, yasa yapma yetkisi bir erkek işi olarak kabul ediliyordu. Her geleneksel yasada olduğu gibi Abhaz adaty’i diğer davranış normlarından net olarak ayrılmamıştı ve yaşlı neslin üyeleri karmaşık Abhaz ataerkil ve feodal görgü kuralları da dâhil olmak üzere genel davranış kurallarını da korumak ve gözetlemekle yükümlüydüler. Ayrıca, pek çok davranış kuralı mitoloji ile açıklandığından yaşlılar mitolojik olayları unutmaz, hafızalarında korurlardı. Bütün bu ideolojik roller yaşlı nesillerin örgütsel ve eğitsel rolleriyle karışmış ve bu rolleri güçlendirmişti. Yaşlı aile üyelerinin din alanındaki ideolojik rolleri de bu işlevlerin güçlendirilmesine yardım etti.

Bilindiği gibi Abhazların bir kısmı da Müslüman’dı. Fakat her iki inanç da güçlü, çok eski çok tanrılı inançlar temeli üzerinde ince bir tabaka olarak görülüyordu. Ailenin hangi resmi dine bağlı olduğuna bakılmaksızın dini tasarımlar eski Abhaz tanrıları ve ruhlarının egemenliğindeydi ve dini pratikler açıkça putperest kurban kesimi ve resmi olmayan tanrıları da içeriyordu. Sadece bütün topluluğa ait ve patrimonal inançları değil, aynı zamanda çeşitli aile inançlarını da kapsayan bu inançların yürütücüsü hemen her zaman yaşlı neslin üyeleriydi; genellikle erkekler, seyrek olarak da kadınlar. Yeni bir aile oluşacağında, düğünde veya gelin “büyük eve” getirildiği zaman, ailenin en yaşlısı veya başka yaşlı bir erkek kurban keser, aile ocağının koruyucusu Azhakhar’a ve atalarının ruhlarına genç çiftin refahı için dua ederdi. Putperest ayinler çeşitli yıllık merasim dönemlerinde yapılırdı. Örneğin hasattan sonra, dünyadaki tüm meyveleri temsilen bir yiyecek masaya yerleştirilir ve ailenin yaşlısı bereket tanrıçası Caca’ya şükranlarını sunar veya kötü bir hasatı gelecek yıl iyi bir hasat ile telafi etmesini dilerdi. Bir inek buzağı doğurduğunda atalarının ruhlarına sürüyü koruması için ailenin yaşlısı dua ederdi. Noel’de, Yeni Yıl’da, Paskalya Yortusu’nda ve benzeri tatillerdi kurban keser ve bütün aile üyelerinin refahı için dua ederdi. Lent’in (Paskalyadan önceki oruç) ilk pazartesi günü ailedeki en yaşlı kadın ailenin (kadın kesiminin) sağlığı için dua ederdi. Ailenin törenlerinde kadınlara özgü alanlardaki (genç evli çift büyük eve geldiğinde aile ocağından geçirilmeleri, gelinin su getirmeye ilk gidişi veya özellikle, gelinin doğurganlığını gösterdiği ilk çocuk doğduğunda veya doğum sonrası döneminde yüce güçlerden korunması gibi) işlerde kurban keserek ve dua okuyarak dikkatleri üzerinde toplayan da evin en yaşlı kadını olurdu. Genel olarak genç bir erkek bazen dini törenlerde yönetici olabilirken (örneğin, bir demircinin demirciler inancında tanrı Şafüı için yapılan bir ayini yönetmesi), bir genç kadının bu rolü almasına kesinlikle izin verilmiyordu. Geleneklere göre sadece “temiz” bir kadın, yani menopoza girmiş (aphüstske) biri yüce güçlerle iletişimde aracılık yapabilirdi.

Son olarak, yaşlı aile üyeleri akrabalarının sadece tanrılar ve ruhlar ile ilişkilerinde değil, aynı zamanda herhangi bir dönemdeki deki işlerinde de aracı gibi davranarak temsilci rolünü yürüttüler.

Düğünlerde, cenazelerde, diğer ailelerin cenazelerini beklemede, patrimonal, topluluksal veya ortak Abhaz inançları doğrultusundaki toplu törenlerde, yaşlılar ailenin temel, daha doğrusu zorunlu temsilcileri olarak çalıştılar. Yaşlı aile üyeleri belirli bir aile üyeleri çevresindeki, aile üyelerine ekonomik açıdan yardım etmek ve desteklemek, düğünleri, cenazeleri ve cenaze bekleme işlerini organize etmek, evliliklerdeki sorunlu durumları yatıştırmak, aynı soyadı taşıyan kişileri aileye kabul etmek veya reddetmek dâhil tüm olağanüstü işleri yürüten ailenin yaşlılar meclisinde de görev aldılar. Bu işlevleri, bölgesel ve topluluk- sal meclislerin genellikle yaşlılar meclisinin yerine geçtiği reform-sonrası dönemde bile korudular. (Ş.D.İnal- ipa’ya göre bu süreç reformdan önce başlamıştı). Bununla birlikte, başka köylerdeki veya yerleşim merkezlerindeki ailenin yaşlıları önemli durumlarda her zaman ilgili ailelerin meclislerine katılmaya davet edildiklerinden bu meclisler arasında daha önceleri bile keskin bir ayrım yoktu. Bir zamanlar yaşlılar aile çıkarlarını korurlardı ve feodal beylere karşı aileden sorumluydular; daha sonraları aileyi diğer otoriteler önünde, özellikle köy otoriteleri önünde temsil etmeye başladılar. Yaşlılar, ayrıca bir bütün olarak aile çıkarlarını ilgilendiren bütün konularda, mahkemelerde dilekçe yazımı ve savunma gibi işleri de yürüttüler.

Ailedeki yaşlı üyelerin önemli aile rolleri, aile içerisindeki yüksek konumlarına karşılık geliyordu. En yaşlı olan genellikle ailenin reisi (ayünı ayhabı) de olduğu için en yüksek konuma sahipti. Veya daha kesin olarak, en yaşlı erkek biçimsel olarak daima ailenin yöneticisiydi fakat M. Chanaşvili’nin de yazdığı gibi, daha zeki ve deneyimli bir aile üyesi fiilen ailenin yöneticisi olabiliyordu. Biçimsel ve gerçek yöneticilik arasındaki ilişkilerde farklı bölgelerde farklı uygulamalar vardı ve bu farklılıkların incelenmesi gerekmektedir. En yaşlı erkek daima ailenin resmi lideri durumundaydı ve tamamen sakat olsa dahi ilahi güçlerin karşısında ailenin koruyucusu durumundaydı ve evi asla terk etmezdi. Bu durumda daha genç bir erkek aile işlerini gerçekten yöneten ve (en azından aile dışına karşı aile reisinin yerine, onun öğüt ve komutları doğrultusunda davranır görünmesine karşı) dünyevi otoriteler önünde ailenin temsilcisi olarak gayri resmi bir konuma gelebilirdi. Ailenin tipi de bu konuda belirli rol oynamıştı. Yatay tipteki büyük ailelere (yani kardeş- fraternal-ailelere) göre, yetişkin çocukları olan küçük ailelerde ve düşey tipteki büyük ailelerde (yani pederşahi- paternal-ailelerdeki) kıdemliliğin (yaş farkının) egemenlik ile daha yakın ve güçlü bir ilişkisi vardı. Yatay tipteki büyük ailelerde bir kardeşin kişisel özellikleri çok daha üstün ise konum ve resmi egemenlik edebilmesi daha kolaydı.

Hem büyük hem de küçük ailelerde ailenin yöneticisi olarak en yaşlı erkek, eğer bir toprak beyi olarak kısıtlanmamışsa, en azından, ortak aile mülkiyetinin, topraklarının ve araç/gereçleriyle beraber çiftliğin yöneticisiydi. Benzer şekilde, bütün aile üyelerinin emeklerinin ürünleri veya bu ürünlerin satılması ile kazanılan para, yetişkin çocukların ek kazançlarıyla beraber en yaşlı erkeğin tasarrufundaydı. Sadece diğer aile üyelerinin kişisel aile eşyalarına -erkeklerin elbise ve silahları, kadınların elbiseler ve çeyizleri (ve Müslümanlar arasında gelinin başlığının bir kısmı veya mekiakh)- el süremezdi. Doğal olarak evlenen bir erkek çocuğun payı tamamen babasının isteğine bağlıydı ve geniş aileden izinsiz ayrılan çocuk herhangi bir mülkiyet elde edemezdi. Aile mülkiyeti bölüneceği zaman aile üyelerinin sayısına bakılmaksızın baba ve aile reisi ailenin mülkiyetinin yarısını alırdı. En yaşlı erkeğin meşru konumu yanı sıra ailedeki olağanüstü rolü, aile içindeki aşırı gücü ve itibarının temeliydi. 19.yy’ın yarısında, ailenin babası çocukların yaşamları ve ölümleri üzerinde karar sahibiydi ve hatta daha sonraları da çocukları üzerindeki büyük yetkisi devam etti. F.F. Tornau “Abhazya’da babanın yetkisi sınırsızdır” diye yazıyordu. “Sadece, bu halk arasında çok güçlü olan çocuklarına karşı doğal sevgi, babanın dokunulmaz haklarını kısıtlayabilir.” En yaşlı erkeğin itibarının ne kadar çok olduğuna aşağıdaki geleneğe bakarak karar verebiliriz. En yaşlı erkeğin ölümünden sonra eve bir ip bağlanır ve mümkün olduğu kadar gerilirdi. Böylece, en yaşlı erkeğin ölümünden sonra sarsaklaştığı kabul edilen evin tamamen çökmesinin engelleneceği düşünülürdü.

Aile hiyerarşisindeki daha sonraki düzeyi basitçe tanımlamak zordur. Bir yanda en yaşlı kadın ailenin annesi ve ailenin kadın kesiminin reisi olarak bu konuma gelir, Öte yanda, ikinci en yaşlı erkek de en yaşlı erkeğin en yakın ortağı ve ardılı olarak bu konumda olurdu.

En yaşlı kadının mülkiyet ve meşru konum açısından durumu yüksek değildi. Ailedeki her kadın gibi sadece kişisel mülkiyetine sahip olma hakkı vardı. Aile mülkiyeti bölüneceği zaman herhangi bir ortak aile mülkü üzerinde bir hak isteyemezdi. M. Canaşvili’ye göre anne, erkek çocuğunun payına eşit bir pay alırdı, fakat bu iddia yazındaki başka bir kaynak tarafından doğrulanmamış ve saha araştırmaları verileri tarafından reddedilmiştir. Sadece 19.yy’ın sonlarında (1860’ların ortalarından itibaren) Abhaz toplumunun üst tabakalarında Rus yasalarının etkisiyle her kocanın kişisel mülkiyetinin bir kısmını karısına miras olarak bırakması uygulamasına başlandı. Bununla birlikte genel olarak, olağanüstü koşullarda bile, en yaşlı kadın kocasının ölümünden sonra ailenin reisi olduğunda mülkiyeti dağıtma hakkı en yaşlı erkeğin hakkından daha azdı. Nitekim evin kadın kesimini yönetme yetkisi ile geneldeki yüksek konumu ve genç aile üyelerinin gözünde en yaşlı erkeğinkinden az olmayan itibarı, en yaşlı kadının resmi haklarına ve olumlu koşullarına değil, resmi ol- mayan geleneklere dayanıyordu. Bu geleneğin gücü 1924’de oluşturulan Abhazya ÖSSC Sovyet Halk Komiserleri’nin Abhazya yaşamı üzerine bir yazısına şöyle yansımıştır: Ailenin kadın kesiminde “en yaşlı kadın hükmeder; genç gelinler (atatsa) köle gibidir.”

Kafkasya ile ilgili yazında M.O.Kosven’e dayandırılabilecek bir görüş oldukça yaygınlık kazanmıştır. Bu görüşe göre bu gelenek anaerkilliğin kalıntılarını göstermektedir. Bunun gerçek bir durum olduğunu kabul etmek zordur. Bir ataerkil aile, her aile gibi, işlevini düzenli bir şekilde yapabilmek için sadece erkek değil, aynı zamanda kadın yöneticiliğine de gereksinim duyar ve böylece en yaşlı kadın belirli bir konuma sahip olur. Bu nedenle en yaşlı kadının yetkilerini en yaşlı erkek tarafından zorunlu rolleri gerçekleştirmesi beklentisi ile ona verilmiş yetkiler olarak ve en yaşlı kadının yüksek konumunun bu yetkilerin bir sonucu olduğunu kabul ediyoruz.

Bunun tersi olarak ikinci yaşlı erkeğin yüksek konumu sadece rollerini gerçekleştirme beklentisi ile belirlenmemiş, aynı zamanda belirli bir yasa temelinde kazanılmıştır. Aile bölüneceği zaman en yaşlı erkek kardeş, silahlarda ve hayvanlarda büyük evlat olma hakkını (ayhabıykhu), (örneğin her hayvan cinsi için ek bir hayvan veya sürüdeki en iyi hayvanı) alırdı. Bazı yazılı kaynaklara ve saha araştırmalarına göre, en büyük erkek kardeş bu hakka dayanarak baba evini bile alabilirdi. Öte yandan, başka kaynaklara göre, küçük evlat olma hakkı son kertede yürürlükteydi ve babanın evi en genç erkek (aytzbıykhu) olabilirdi. Bununla beraber kardeşin (ait bu çelişkili görünen verileri değerlendirirken iki koşulu aklımızda tutmamız gerekmektedir. Bunlardan birincisi, Abhazlar da dâhil olmak üzere dünyadaki pek çok halkta, toplumun üst tabakalarında büyük evlat olma hakkının, geniş kitleler arasındaki küçük evlat olma hakkıyla beraber var olduğudur. İkinci koşul bu sorunla ilişkili olarak özel bir önem taşır: küçük evlat olma hakkı ailedeki yaşlı üyelerin ayrıcalıklı konumlarının özgül bir ifadesidir. Bu hak ebeveynlerin genellikle en genç çocuklarında yaşamaya devam ettikleri inancından çıkarılmıştır. Bu nedenle küçük evlat olma hakkının bir ayrıcalık mı, yoksa bir sorumluluk mu olduğunu söylemek zordur. Büyük evlat olma hakkına baktığımızda bunun bir ayrıcalık olduğuna dair bir şüphe yoktur. En büyük kardeş başka ayrıcalıklara da sahipti. Demirci ailelerde demirci ayinlerinin yöneticisi olarak görev almak gibi aile reisinin diğer ideolojik işlevlerini de büyük kardeş yüklenmişti. En büyük erkek kardeşe itaat edilmesi zorunluydu ve onunla tartışmak terbiyesizlik olarak kabul edilirdi.

Bölünen “büyük evdeki” amcalar ve yeğenler dâhil olmak üzere büyük ve küçük ailedeki diğer üyelerin konumları, ailenin en yaşlı üyesi ile olan ilişkisi kadar iyi tanımlanmamış olmakla birlikte, kıdemlilik hiyerarşisine göre düzenlenmişti.

En genç erkek çocuk istisnai durumlarda ağabeyinden izin alarak evlenebilmesi dışında, ağabeyinden önce evlenemezdi. Ortak aile mülkü bölüneceği zaman kardeşler paylarını kıdeme göre seçerlerdi. Gelenekler kardeşlerin ağabeylerine hürmet etmelerini ve onlarla tartışmamalarını gerektirirdi. Aynı şey gelinlerin görümceleri ve en genç olanlar dâhil ailede diğer kızlar önündeki genel konumlar için de geçerliydi. Genel olarak ailede doğmuş ve aileye evlenerek gelmiş olan büyük üyelerin konumları gerçek kıdeme, yani yaşa göre saptanan kıdeme göre değil, konumsal kıdeme (bu durumda da aile reisiyle olan kan ilişkisi evlilikle olan ilişkiden daha önemliydi) göre belirlenmişti. Bu durumun istisnası, daha önce olağanüstü durumunu anlattığımız, ailenin annesiydi. Daha az derecede olsa bile en yaşlı gelin de, en yaşlı kadının en yakın yardımcısı ve olası ardılı olduğu için, olağanüstü bir konumdaydı. Bunlara ek olarak başka bir kıdem kuralı da etkindi: erkekler benzer konumlardaki kadınlardan daha kıdemli kabul ediliyordu ve böylece en genç kardeşin konumu, sadece mülkiyet ve yasal hakları anlamında değil, davranış kuralları bağlamında da daha yüksekti. Kadınların kıdemi bazı durumlarda erkeğin konumuna göre belirleniyordu. Örneğin en yaşlı erkek kardeşin karısı en genç kardeşin karısından daha genç olsa bile, konumsal kıdemin etkisi ile daha yaşlı gibi kabul ediliyordu. Gerçek ve konumsal kıdemin kesişen bütün hatları, bir deyişle, Abhaz geleneksel-toplumsal kurallarının yazılı olamayan yasalarında net olarak düzenlenmiş, bir sisteme bağlanmıştı. Şüphesiz ki bu kurallar sağduyuya (yetişkin bir kız kardeş küçük erkek kardeşin dediklerini her zaman kabul etmezdi), bireysel özelliklere (gerçekte, zeki ve kesin kararlı küçük gelinler aile hiyerarşisinde durgun ve zayıf istekli büyük kadınlardan daha yüksek bir konuma gelebilirdi), ve başka pek çok etkenlere göre de ayarlanmıştı. Bununla beraber, ilkesel olarak, aile içi kıdemlilik hiyerarşisi sabitti ve bir bütün olarak aile yaşantısının bütün alanlarında az ya da çok belirgindi. Bu günlük yaşamda ve en açık haliyle Abhaz görgü kurallarında (Apsuara) kendini gösteriyordu.

Abhaz aile görgüsünün, gerçekte bir bütün olarak Abhaz toplumsal görgüsünün, en önemli özelliği, bir kimsenin kendisinden yaşlılara duyduğu saygının belirgin bir şekilde ifadesiydi. Ş.D.İnal-ipa’nın doğru olarak belirttiği gibi her şey “yaşlıların sevgi konusunda, ilk önce, en önde olmalarını” içeriyordu. Örneğin büyümüş, uzunca bir süredir evli olan çocuklar bile ailedeki en yaşlı erkeğin yanında oturamaz, yatamaz, sigara içemez, hafif konulardan bahsedemez, ilk önce konuşmaya başlayamaz, düzensiz bir giyimle oturamaz ve benzeri şeyleri yapamazdı. İnal-ipa, ölmek üzere olmasına rağmen babasının yanında ayağa kalkan bir çocuk hakkında tipik bir yazı aktarmıştı. En yaşlı erkek kardeşe aile babasına gösterilen saygı kurallarının hemen hepsi uygulanmaktadır. Genç kadınların yaşlılara karşı genç erkeklerden daha terbiyeli ve saygılı davranmaları gerekirdi. Özellikle yaşlıların yanın da saçlarını yıkamaları, süslemeleri veya taramaları istenmezdi; aynı zamanda, daha önce belirttiğimiz gibi, yaşlılara ellerini ve ayaklarını yıkamalarında yardım etmek, yataklarını hazırlamak gibi sembolik hizmetlerle yaşlılara olan saygılarını göstermek genç kadınların göreviydi. Fakat görgü kurallarının bu çeşit talimatları ve kısıtlamaları özellikle ailenin en genç üyelerinin ve aile ve akrabalık kurallarının özgül bir özelliğinin, kaçınma âdetinin asıl acısını çeken gelinlerin davranışlarına uygulanıyordu.

Abhazlardaki kaçınma adeti diğer pek çok Kafkas halkları arasında da görülen adetten çok az farklıydı ve toplumsal ilişkilerde dört çeşit kısıtlamadan oluşuyordu: 1) Kocalar ve eşleri arasında, 2) Ebeveynler ve çocuklar arasında, 3) Gelinler ve kocalarının akrabaları arasında ve 4) Kocayla karısının akrabaları arasında. Bu kısıtlamaların en önemli özelliği yaşlıların önünde veya ailenin en yaşlı üyesiyle olan ilişkide özellikle belirgin olmalarıydı. Örneğin, yaşlıların ve özellikle en yakın yaşlı akrabalarının önünde eşlerin birbirlerini görmelerine uzun süre izin verilmezdi; daha önce gözlediğimiz gibi bir anne doğumdan sonra çocuğuna hemen yaklaşamazdı ve baba çocuğuyla birlikte görünmekten kaçınırdı. Gelinin kayınvalidesi ile konuşmasına uzunca bir süre, kayınbabası ile konuşmasına da bir ömür boyu izin verilmezdi; damat en azından bir yıl boyunca eşinin ebeveynlerine görünmezdi. Görüşme ve konuşma üzerine yasaklar kalktıktan sonra bile bazı kısıtlamalar devam ederdi. Örneğin bir gelin kayınvalidesi, damat eşinin ebeveynleri ile beraber oturmazlardı. Eşler, yaşlılar varken yan yana durmazlardı. Karşılıklı kaçınma kuralına bağlı aile üyelerinin birbirlerinin kişisel veya aile isimlerini kullanmaları yasaktı. Gelinler yaşlılara daima ortak saygı ifadeleri ile hitap ederlerdi: kayınvalideye nan (“anne” veya “yaşlı kadın”), en yaşlı kayınbiradere Hah (“beyefendi”) denmesi gibi. Ayrıca Abhaz dilinde saygı ifadesi olarak ikinci çoğul şahsın (“siz”) kullanılması zorunlu olmadığı halde bile gelinler için bu kuralda bir istisna vardı, gelinler kocalarının yaşlı akrabalarına ve eşlerine hitap ederlerken ikinci çoğul şahsı kullanmak zorundaydılar. Böylece genelde kaçınma kuralı, 1) Karşılıklı uygulanan bir kural ve 2) Herhangi bir kişiyi aşağılamak için bilinçli olarak uygulanan bir araç olmadığı halde, incelediğimiz dönemde, nesnel olarak söylersek, yaşlıların yüksek konumunu ve gençlerin görgü kurallarıyla sağlanan tabi durumlarını vurgulama yoluydu. Bu, yaşlı aile üyeleriyle ilişkideki gelinler için özellikle geçerliydi. Bunun tersine, damatların kayınlarıyla olan ilişkisi, konumları farklı her iki tarafın da aynı düzeyde ve daima akıllarında tuttukları sürekli bir kuraldı. Genel olarak evli çiftler yaşlandıkça yaşlı akrabalarla aralarındaki kaçınma kuralları yumuşuyordu. Bu, ataerkil, feodal Abhaz ailesindeki kaçınma kuralının itibar işlevinin bir başka

 göstergesiydi.

Günlük Abhaz aile yaşamında yaşlıların bu rol ve konumlarıyla birleşmiş gelenekler yüzyıllar boyunca oluşmuş, sadece bölgede kapitalist ilişkiler geliştiği zamanda değil Sovyet döneminde de korunmuş ve günümüze kadar gelmiştir.

Her şeyden önce, büyük aileler günümüzde istisnai bir aile tipi olduğu halde, evli erkek çocukların babaların “büyük evinin” yanına yerleşmeleri ve yakın akrabaların kendilerini bir “büyük evin” parçası olarak görmeleri halen canlı olduğu için ailedeki rol ve konumların belirlenmesinin bölgesel-yerel temeli halen devam etmektedir… Bütün olarak yaşlıların ekonomik rolleri yanı sıra bunlara ilişkin ailevi rolleri de devam etmektedir; ailede geleneksel işbölümünden giderek uzaklaşma en az yaşlıları etkilemiştir. Aynı zamanda, kocasının annesini veya halasını da içeren karmaşık küçük ailelerde ilk önce yaşlı kadınların rollerini etkileyen belirli değişiklikler gözleyebiliriz. Gerçekte kadınların, özellikle genç kadınların, iş gücüne kitlesel olarak katılımları, pek çok ailelerde yaşlı kadınların sadece çocukların veya hastaların değil, aynı zamanda özellikle evin temizliği, çamaşır gibi pek saygın olmayan işlerden sorumlu olmalarına neden olmuştur. Özellikle ailenin ekonomik rolündeki keskin tahditlerin ve aile yapısının genel demokratikleşmesinin sonucu, yaşlıların aile faaliyetlerini örgütleme ve aileyi temsil etmedeki rollerini kapsayan alanda gelenekler bir ölçüde yıkılmıştır. Bu koşullar altında yaşlı aile üyelerinin yöneticiliği ya daha dar kapsamlı olmakta (örneğin aile bahçesinin planı üzerine öğüt vermekle kısıtlanabilir) veya belirli bir derecede biçimsel özellikler kazanmaktadır (örneğin ailenin temsilcisi kendisine yetkinin bir yaşlı tarafından verildiğini söyleyebilir). Aynı zamanda yaş temeline dayanan genel yöneticilik ruhu hala o kadar canlıdır ki sadece ebeveynlerin veya dede ve ninelerin değil, diğer görece yakın aile üyelerinin bile “büyük evdeki” bütün gençlerin işlerine, gerek duyulduğunda, müdahale etmesine kimse karşı çıkmamaktadır. Yaşlıların rolü çocukların yetiştirilmesinde bir derece aynı kalmıştır. Bu rol kaçınma âdetinin ölmeye yüz tutması ile birlikte bir dereceye kadar azalmış, fakat tamamen yok olmamıştır. Yaşlı nesillerin ideolojik konulardaki rolleri ve her şeyden önce (dini görüşlerin veya ayin faaliyetlerinin korunduğu ölçüde) dini faaliyetler alanındaki rolleri en az azalan rollerdir.

Benzer şekilde yaşlılar ve buna bağlı olarak onların tutumları yüksek itibar görmeye devam etmektedir. Özellikle evde en yaşlı erkeğin itibarı çoktur. Biçimsel ve gerçek egemenlik her zaman çakışmasa ve farklılık yaygınlaşmasa bile, kural olarak, giderek bu evin reisi en yaşlı erkektir. Genç erkekler tarafından yönetilen ailelerin hepsi genç ailelerdir. V.L. Biguaa’nın ilginç olarak gözlemlediği gibi bir aile, eğer koca eşinin evine gelirse ve aile reisi ismi olarak soyadını aile kütüğüne geçirmek suretiyle “yolun sonunu” vurgularsa, biçimsel olarak kadın tarafından yönetilir. Açıktır ki burada olan şey en yaşlı erkeğin atalarının işini devam ettirmesi ve aile ismini korumasından dolayı elde ettiği özel itibarın ifadesidir. Daha önce belirtildiği gibi en yaşlı kadının (anne veya büyük annenin) itibarı da Abhaz ailesinde diğer yaşlı üyelerin (en yaşlı erkek kardeş, en yaşlı kız kardeş, en yaşlı gelin, vb.) olduğu gibi çok yüksektir. Genel olarak bazı aile üyelerinin konumlarının dayandığı gerçek temellerin çoğu (ekonomik ve örgütsel rolleri, ortak yasalara göre ayrıcalıkları, vb) ortadan kalkmış veya yıkılmış görgü kurallarının belirli özellikleri (örneğin en uygunsuz kaçınma adetleri) yok olmakta ise de, hem gerçek yasa, hem de ailedeki duruma dayanan konum ve kıdemlilik arasındaki geleneksel ilişki ve davranış çerçevesi temelde hala canlı kalmıştır. Örneğin günlük yaşamdaki geleneklerin deniz kıyısı bölgesinden daha sağlam kaldığı dağ köylerinde bir genç erkek kardeş ağabeyinden önce, geçerli nedenler ve onun izni olmaksızın evlenemez. Aynı şekilde bir kız kardeş de ablasından önce evlenemez. Veya örneğin, sadece yetişkin bir Abhaz değil, bir genç, hatta bir çocuk bile kimin ilk önce oturacağını, kimin konuşmayı başlatacağını ve kimin oturmaya ve konuşmaya davet edilmeyi sessizce bekleyeceğini bilir.

Bu makalede incelediğimiz veriler aşağıdaki iki sonucu çıkarabileceğimizi göstermiştir:

1) Hiç şüphe yok ki, aile ve toplumsal varlığın yasalarından biri rolün konumu oluşturmasıdır. F. Engels, kadınların, onlar için uygun olarak düşündüğümüzden daha fazla çalıştıkları halklarda, Avrupalılar arasında olduğundan çok daha fazla itibar gördüklerini söylerken cinsiyetler arasındaki iş bölümünde bu noktaya dikkati çekmiştir. Bu, yukarıda incelediğimiz Abhaz ailelerindeki yaşlıların yüksek konumlarının önemli ölçüde aktif ekonomik, örgütsel ve diğer işlevleri tarafından belirlendiğini gösteren veriler tarafından doğrulanmaktadır. Bununla beraber, bir başka yasaya, bu kurumların kurulduktan ve kurumsallaşmaktan sonra belli bir özerkliğe kavuştuklarına ve böylece ailedeki roller üzerine etkide bulunduklarına da dikkati çekmemiz gerekiyor. Bu, özellikle kadınların büyük ailedeki işleri örneğinde açıkça görülür. Bu durumda yaşlı kadınlar yüksek konumlarını kullanarak ağır ve daha az itibarlı sorumlulukları gelinlerine aktarırlar. Böylece roller ve konumlar arasındaki ilişkiyi iki yönlü bir ilişki olarak görmek daha doğrudur.

2) Yaşlı aile üyelerinin aktif rolleri ve yüksek konumlarının (bu konumlar, rollerle olan direkt ilişkilerini kaybetmiş olsa bile) Abhazlardaki uzun ömürlülüğün toplumsal temelini (diğer etkenlere ek olarak, toplumsal temelini) gösteren bir kanıt olarak kabul edilebileceği sonucu çıkar. Bir başka deyişle, sadece aktif abırg değil fakat bakıma muhtaç alıgajvü bile bir Abhaz ailesinde yüksek itibara sahipti. Şüphesiz bunu basit bir şekilde anlamamak gerekir. Herkes yaşlılar ve yetişkinler arasındaki farkı anlamıştır. Aksi taktirde Abhazlar “bir erkek sakalıyla tanınmaz – keçi de sakallıdır” demezlerdi. Burada açık olan şey, popüler yaşlı sevme geleneğinin gerçek yaşam tarafından düzenlenmesidir bir âdetin yıkılması değil.

19.yy’da kapitalist ilişkilerin gelişmesi ve geleneksel köylü toplum yapısının yıkılması doğrultusunda bir yol izleyen bölgedeki diğer halklara ilişkin veriler ile buradaki incelediğimiz verileri karşılaştırdığımızda diğer Kafkas halklarının çoğunda olduğu gibi Abhaz aile yaşamında da yaşlı-sevme (gerontophilic) geleneğinin güçlenmesi biçimlerinden biri olarak yaşlı aile üyelerinin yüksek konumlarının kurumsallaşmasının önemi daha açık görülecektir. Örneğin Ermeniler arasında en yaşlı erkek ve kadın çok yaşlı olduklarında sadece erkek güçlerini değil fakat diğer aile üyeleri arasındaki daha önceden sahip oldukları saygınlığı da kaybetmektedirler; Kartli Gürcüleri arasında yaşlı aile üyelerinin yerleri değiştirilebilmektedir; vb. Bu tip şeyler Abhazya’da düşünülemez ve yapılamaz; bu veriler Abhazların uzun ömürlü olmalarını açıklayan yaşlı sevme hipotezini destekleyen bir öğe olarak görülebilir.

Çeviri: Ye’lung M.

NOTLAR:
1. Yaşlı sevme hipotezine ek olarak, çeşitli etnoslar (halklar) ve etnik gruplardaki uzun ömürlülüğü açıklamak için getirilmiş hipotezler, ekolojik, genetik, demografik, üretkenlik, psikolojik, çalışma vb. hipotezleridir.
2. Yayınlanmış kaynaklara ek olarak bu makalenin yazarının 1946-1948’de Abhazya’nın Gudouta ve Oçamçıra bölgelerinde (Abğarkhuk, Açandara, Blaburkhua, Cırkhua, Dürıpş, Kındığ, Lıhnı, Othara ve Khuap yerleşimleri) ve 1978-79 ve 1981’de Oçamçıra bölgesinde (Atara-Abhazskaya, Cgerda, Kındığ, Otap, Tkhina ve Çlou yerleşimleri) yaptığı etnografik saha çalışmaları verileri kullanılmıştır.

İlginizi Çekebilir: Tarihi Perspektif: 20. Yüzyılda Tiflis Merkezli Siyasetin Abhazya’yı Gasp Etme Girişimi

Instagram hesabımız

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Abhaz Ailesinde Yaşlıların Rolleri ve Konumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu